• BIST 11454.31
  • Altın 5963.54
  • Dolar 42.6955
  • Euro 50.1833
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 6 °C

AKRABALIK HERZAMAN GÜVENMEK DEĞİLDİR

Ali İhsan Ersöz

Sıla-i rahim; köprüyü yıkmamaktır. Ama o köprüden geçen "dikenli yükleri" de durdurmak senin hakkındır.

Bugün Hz. Yusuf ve Hz. Yakup kıssaları üzerinden bu zorlu dengeyi anlayalım.

"Akrabamdır, atsan atılmaz satsan satılmaz..." Bu cümle ne kadar ağır bir yük, değil mi?

Bizler Sıla-i Rahim'i (akrabalık bağını) hep yanlış anladık. Sandık ki; bizi ezen, hakkımızı yiyen, arkamızdan konuşan akrabayla "canciğer kuzu sarması" olmak zorundayız.

Oysa İslam fıkhında ve ahlakında ölçü şudur: "Zararı def etmek, menfaati celb etmekten öncedir." (Mecelle Kaidesi).

Yani; eğer bir akraba buluşması sana sadece "günah” (gıybet, haset) ve "psikolojik yıkım" getiriyorsa; oraya gitmemek veya görüşmeyi en aza indirmek, senin dinini korumandır.

"Hz. Yusuf 'u kuyuya atanlar yabancı değildi..." Akrabalık her zaman güvenmek demek değildir.

Toplumumuzda yaygın bir inanış var: "Akraban ne yaparsa yapsın, alttan almak zorundasın."

Bu baskı yüzünden nicesi; fesatlık yapan teyzeye, hakkını yiyen amcaya, dedikodusunu yapan kuzene yıllarca "susmak" zorunda kaldı.

Oysa İslam, "Sıla-i Rahim" derken, "Kendini akreplerin ortasına at ve sokulmayı bekle" demez.

Peki, kan bağımız olan ama canımızı yakan insanlarla "İslami Mesafe"yi nasıl kuracağız?

En büyük hatamız, akrabalığı "samimiyet" ile karıştırmak.

İslam'da Sıla-i Rahim'in dereceleri vardır:

Muhabbet:

Anlaşabildiğin, sevdiğin akrabayla olur.

İhsan:

Sevmesen bile, ihtiyaç duyduğunda yardımına koşmaktır.

Selam:

Zarar gördüğün akrabayla sadece "Allah'ın selamını" ve "bayramlaşmayı" korumaktır.

Sevmediğin akrabanla "sohbeti" kesebilirsin ama "insanlığı" kesemezsin.

Kur'an bize Yusuf Peygamber'i boşuna anlatmaz.

Onu kuyuya atanlar yabancı değildi, öz abileriydi.

Hz. Yusuf ne yaptı?

Onlarla ilişkisini tamamen kopardı mı? Hayır. (Yıllar sonra onlara erzak verdi, affetti).

Peki onlara hemen güvendi mi? Hayır. (Bünyamin'i korumak için tedbir aldı).

Ders:

Affetmek başkadır, tekrar güvenmek başkadır.

Akrabayı affet (kin tutma), ama bir daha seni kuyuya atmasına fırsat verme (tedbir al).

Bazı akrabalar fıtraten "akrep" gibidir. Dilleriyle sokarlar, haset ederler.

Onlara "neden böylesin?" diye kızmak, akrebe "neden sokuyorsun?" diye kızmak gibidir.

Alimler der ki: "Şerli akraba ile arana öyle bir mesafe koy ki; ne üşüyecek kadar uzak olsun, ne de yakacak kadar yakın."

Resmiyet zırhını giy. Özel hayatını, sırlarını, mutluluğunu onlara açma. Sadece "hal hatır" seviyesinde kal.

Hz. Yakup oğluna (Hz. Yusuf'a) ne demişti?

"Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana tuzak kurarlar." (Yusuf Suresi, 5)

Bir baba, oğlunu öz amcalarından/kardeşlerinden sakındırıyor. Neden? Çünkü Haset akrabalık tanımaz.

Akrabanla aran bozuksa veya seni kıskanıyorsa; ona başarılarını, eşinle mutluluğunu, kazancını anlatma. Bu "gizlilik" değil, "nazar ayetiyle amel etmektir".

Akrabalık "kader"dir, seçemezsin. Ama "mesafeni" seçebilirsin.

Seni Allah'tan uzaklaştıran, sürekli giybet ve fitne üreten meclislerden "bedenen" uzak dur ama "kalben" onlara hidayet dile.

Bağ koparmak yok; "Seviyeli Birliktelik" var.

Unutma:

Akraba cennete giden yolda bazen yoldaşın, bazen de sabır imtihanındır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 05343258300