• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 9 °C

FLÖRT AHLAKİ EROZYON

Ali İhsan Ersöz

 FLÖRT AHLAKİ EROZYON 

Flört; Çok itici bir kelime değil mi?.. Argoca bir tabir çağrışımı yapıyor. Fransızca’dan alınma. Birçok kelime gibi Türkçe’ye yerli köklü yerleşmiş. 

TDK’da ki anlamı ise ‘kadın ve erkek arasındaki duygusal ilişki’ ve ‘tam olarak bağlanmadan yaklaşma’ olarak geçiyor. Yani açıkçası gayri meşru ilişki.

Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bir hadis-i şerif-lerinde şöyle buyurdular:

Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının. Allah’u Teâlâ’ya yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helâl olmayan bir kadına dokunmasından daha hafif kalır. (Taberani )  

Bu konuda; Cenâb-ı Hakk (C.C.), Kur’an-ı keriminde şöyle  buyurmuştur:

Ve ister evli, ister bekâr olsun, evlilik dışı cinsel ilişkilerden uzak durun! Değil zina yapmak, zinaya yaklaşmayın. Toplumu eğiterek ve gerekirse caydıcı cezalar vererek, gayrimeşru ilişkileri önleyin! Evliliği kolaylaştırarak gençleri buna özendirin. Böylece zinaya götürün bütün yolları kapayın. Çünkü zina, sağlıklı bir toplumun temel yapıtaşı olan aile kurumunu yıkarak onu içten içe çökerten çok çirkin bir davranıştır, toplumun çözülüp dağılmasına yol açarak onu uçuruma sürükleyen pek çirkin bir yoldur!” (İsrâ: 17/32) 

“Flört”, bize Batıdan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı: Evlilik öncesinde fertlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan, bir çeşit duygusal ilişki...

Gençlerimizin flörtle aradıkları sevgi huzur ve mutluluk, nikâh çatısı altında en güzel şekliyle gerçekleşiyor. Hangi yollarla gerçek mutluluğa varılacağını, Yaratan mı bilir, yoksa sınırlı görüş açısına sahip insan mı?

 Sınırsız merhamet sahibi Rabbimiz, insanın her türlü ihtiyacını bilerek fıtratına uygun bir hayat tarzı olan dinimizi göndermiştir. Nikâh çatısı altında da muhabbet meylinin tatmini sağlanmıştır. Bunu, Allâh (C.C)’ın ölçülerin de yaşamayı hedef edinmiş ve bunun üzerine evlilik yapan çiftlere sorduğumuzda çok net görüyoruz.

Evlilikten sonra hanım, kendisine verilmiş duygu zenginliğiyle beyine destek olurken, erkeğin de evin huzur kaynağı olarak gördüğü hanımına nâzenin ölçülerde kol kanat germesi de mutluluğun devamını sağlıyor. Ne kadın üstünlük davasında, ne de erkek. Her ikisi de elmanın birer yarısı gibi birbirini tamamladığının farkında... Bu evlilikler, aşk, muhabbet ve huzurla beraber “cennet köşesi” oluyor. Fakat öte yandan flört vb. ilişkilerde bir süre sonra “cehennem provası” yaşanıyor. Huzur ve mutluluğun yerini hayal kırıklığı, kin, nefret ve düşmanlık alıyor.

Flört, İhanettir, çünkü flört eden her kim olursa olsun evli ise eşine, bekâr ise ileride evleneceği kimseye ihanet etmiş olur. Bir anlamda gayri meşru bir ilişkidir flört. Yani açıkçası zinadır. Zina, yaratıcıya karşı haram, kula karşı ise ihanettir.

İhanettir, çünkü bizim kültürümüzde ve aile yapımızda eşler bir birlerinin helâlisidir. Bir kimsenin helâllisi başka biriyle gayrimeşru bir ilişkide olması eşine ihanettir. Bu ise bir nevi zinadır, zina haramdır, karşılığı ise Ukbâ’da ateştir.

Peki, bekâr için neden ihanet olsun? … Şuurlu bir Müslüman bunun cevabını çok iyi bilir. Zira bir kimsenin bekâr iken ileride kimle evleneceği belli değildir. Flört edenler evlenmeye kesin kararlı olsalar da aynı şey geçerlidir. Çünkü evlenecekleri kesin değildir. Evlilik gerçekleşse dahi öncesinde bir kesinlik olmadığından birbirlerine karşı ihanet etmişlerdir.

Bu durumda evlenmeden önceki beraberlik gayri meşrudur. Hatta nişanlı iken dahi belli bir sınır gerekir. Çünkü nice nişanların atıldığı herkesçe malumdur. Evlilik, iki şahit huzurunda nikâh akdiyle gerçekleşir. İşte o zaman evlenenler birbirlerinin helâllisi olur. Ta ki eşlerden biri ölünceye veya boşanma söz konusu oluncaya kadar.

Ayeti kerimede “Zina etmeyin” denilmeyip de “zinaya yaklaşmayın” buyurulması dikkat çekicidir. Buna göre yalnız zina değil, kişiyi zina etmeye sevkeden yollarda yasaklanmıştır. Esasen bir kere bu yollara tevessül edildikten, yani insanı zina etmeye zorlayan ve cinsi arzuları kabartan bir ortama girdikten sonra, artık, bu arzuların baskısı karşısında iradenin gücü oldukça yetersiz kalır ve zinadan korunmak son derece güçleşir.Ebu Said El-Hudri (R.A)’den, Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Her sabah iki melek: “Kadınların yüzünden erkeklere yazıklar olsun, erkeklerin yüzünden de kadınlara yazıklar olsun” diye nida ederler.” (İbn Mace, Hâkim.)

Burada erkeklerin yüzünden günaha giren kadınlarla, kadınlar yüzünden günaha giren erkekler kastedilmiştir.

İnsanın bu psikolojik zaafını dikkate alan Kur’an-ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevkedici sebepleri ortadan kaldırmayı amaçlar. Buna sedd-i zerîa prensibi denir.

Kız ve oğullarımızı yakan, aileyi yıkan ve toplumu mahveden,  Batı kaynaklı bu yanlış hareketlerin önüne geçmeye çalışalım diyorum, bu konuda ciddi bir çalışma yapmalıyız. Çünkü Aileyi koruyamazsak, geleceği kuramayız.

Peygamber(S.A.V) Efendimizin bir duasıyla bitirelim: 

ALLAH’ım! Kötü ahlaktan, nefsi arzulardan, kötü işlerden ve ayıp şeylerden beni uzaklaştır. (İbn Hibban, Ed’iye, No:960) 

Selam ve dua

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 05343258300