• BIST 10267.09
  • Altın 2413.146
  • Dolar 32.2664
  • Euro 34.8187
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 17 °C

İmam hatip okulları ve neslin inşası

Ali İhsan Ersöz

İMAM HATİP OKULLARI VE NESLİN İNŞASI

Burada  imam hatiplerin tarihçesini falan yazmayacağım.Şu anda elimizde 500 imam hatip okulu 3 bin 500,e İlahiyat Fakültesi öğrencisi, 17 binden 100 bine, imam hatipte okuyan öğrenci sayısının ise 60 binden 1,5 milyona çıktığını biliyoruz.

Allah c.c. buyurur;“Bana şükrederseniz muhakkak ki, size kat kat fazla veririm. Yok eğer nankörlük ederseniz bilin ki, benim azabım gerçekten çok çetindir.” ( ibrahim Suresi 7)

Yıllardır süre gelen, baskı ve zülüm atmosferi,imam hatip okullarımızı bir zaman örseledi, ama bitiremedi. Bugünde eğer sahip çıkmaz hakkını vermezsek, Allah c.c.bu nimetini tekrar elimizden alacağını unutmamalıyız.

Bin bir güçlükle yaptığımız binalar, artık mazeret üretme yerleri değil, ahlaklı, kaliteli, nitelikli, ümitli, hedefli, şuurlu bir neslin inşa edilme yerleri olmak zorundadır. Bunun için milli eğitim bakanlığının tüm birimleri ve özellikle idareci ve öğretmenleri buralara layık hale getirilmelidir. Maaş hesabı makam hesabı yaparak devlet kademesinde iş olsunda kabilinden eleman istihdamına son verilmelidir. Ya da bunları adam gibi eğitmeli ve denetlemelidir.

Okuluna ve öğrenci yetiştirmeye kendini adamamış sözde öğretmenim diye gezinen kitle için acilen tedbir alınmalıdır. İmam hatip okulları bu yüzden töhmet ve zan altındadır. Tüm okullar için geçerli olan bir durum. İmam hatip hassasiyetimizden dolayı, dile getirme mecburiyeti hasıl olmuştur.

Modern dünyada eğer islam’ın yeniden egemen olmasını istiyorsak, buna ciddi manada kafa yormak ve İslami kalıplarımızı bugün geliştirmek ve zamanın gencine doğru anlatabilmek mecburiyetindeyiz.

Bugün, İslami doğru anlatamamanın en büyük sıkıntısı, genç nesli inşa edecek, İslami söylemlerin ve eylemlerin güncel kalıplarla ele alınmayışından kaynaklanmaktadır.

Modern eğitim anlayışında ideal çoktan yitirilmiş bulunmaktadır. Eğitim tek boyutlu bir konuma indirgenmiştir. Hayattan koparılmış; okul, hatta sınıflara hapsedilmiş bir eğitimden nasıl bir netice beklenebilir? Öğrencinin zihnine boca edilen bilgi yığınları;

Muhammed Esed’in benzetişiyle, önüne geleni yiyip tüketen ve yediklerini hazmedemeyen kutsal ineklerin acınası hali! Öğrenci hocadan, öğrenci hayatın realitelerinden kopuk. Hayatla, inançla, gelenekle bağdaşmayan bir eğitim. 

Bugün modern dünyadaki anlayışta eğitim böyle bir hedeften fersahlarca uzaktır. Aliyaİzzetbegoviç’in ifadesiyle medeni dünyada okul eğitimi fazlasıyla entelektüel, ilmi; öbür taraftan da pek az manevidir. (Ali İzzetbegoviç, Doğu ve Batı Arasında İslam, s. 80)

Maneviyattan kopartılmış, ilahi bilgiyle bağları kesilmiş ve de yaşanılabilirlikten uzak bir eğitim... Elbette böyle bir eğitim mükemmel olamayacak; bu eğitimin yetiştirdiği nesil de üstün insani meziyetler taşımayacaktır. İlahi ve manevi bilgiden mahrum; maddiyatın zirvesinde, materyalist olmakla ma’lul bir anlayış, ne sahiplerine ne de dünyaya huzur getirecektir.

Kitabımızın bizden istediği, Müslüman neslin inşaasıdır.

Allah c.c. Yeryüzünde iyilik mayası olacak bir nesli inşa etmek içinKur’anı indirdi.  Buyurdu ki,

‘’Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.’’(âli İmran 104)

Peki bunu kim yapacak; kim bu mürebbi olmaya talip olacak,bu toplumu oluşturacak.

Kur’an-ı Kerim’in içimizden çıkarmak istediği ‘’topluluk’,Kur’an neslidir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in misyonu, hayatı vahiyle inşa edecek bir Kur’an nesli yetiştirmekti. Yeryüzü bu sayede ilk Kur’an nesline şahit oldu.

Aktif iyiliği pasif iyiliğin önüne, salihatı hasenatın önüne, hakikatin otoritesini, rivayetin otoritesinin önüne, Allah’ın dinini, ataların dininin önüne koyan bir nesil.Kur’an-ı Mushaf’ın önüne, manayı lafzın önüne, tahkiki taklidin önüne, ilmiyyatı hissiyatın önüne, tertili tecvidin önüne, ahlakı ahkâmın önüne, sevgiyi korkunun önüne, şahsiyeti ferdiyetin önüne, cemaati kabilenin önüne, ümmeti asabiyetin önüne koyan bir nesil.

Bugün bunlar sonra tersine döndü. Aktif iyinin yerini pasif iyi aldı. Salihat’ın yerini hasenat, ibadetin yerini adet aldı. Atalar dini, Allah’ın dininin önüne geçti. Mushaf Kuran’ın yerine, lafızmananın yerine, taklit tahkikin yerine, hissiyat, ilmiyyatın yerine, tecvit tertilin yerine, ahkâm ahlakın yerine, korku sevginin yerine, ferdiyet şahsiyetin yerine, ulus ümmetin yerine geçti. Taşlar yerinden oynadı.

Zamanın eğitimcileri, bu taşların tekrar yerine konması gerekiyor. Taşların yeri, Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği yer ve peygamber a.s.uygulamalarıdır. Efendimiz a.s. genç nesli nasıl inşa etti ise, bu yönde çalışma ortaya koymalıyız. Bunu yapacak olan inanan ihlâslısamimi Kur’an nesli mürebbilerimizdir. Kur’anneslini yeniden inşa sorumluluğu Kuran’a ve peygambere iman eden herkesin boynuna bir borçtur.

Bu, aynı zamanda vahyin, ona inanalar üzerindeki hakkıdır. Kur’an nesli, kuyuya düşmüş bir Yusuf’tur. Şimdi Yusuf’u kuyudan çıkarma vakti hemen şimdidir.

Şairin dediği gibi, kim var denilince, sağına soluna bakmadan, ben varım diyen, öne atılan risk alan, adam gibi adamlar gerek.

Hz. Allah’ın senaryosunda rol alanlar, zafer odaklı değil sefer odaklı, sonuç değil emek odaklı çalışanlar olacaktır. 

Sokrates’e: “Neden hep gençlerle ülfet ediyorsun?” diye sormuşlar. “Ben at terbiyecisi, seyislerin yaptığını yapıyorum” diye cevap vermiş büyük bilge, “Baksanıza, onlar eğitmek için zinde tayları ele alıyorlar; yaşlanmış ve pörsümüş beygirleri değil!” Demek ki Sokrates iki şeyi önemsemiş; talebelerini gençlerden seçmek ve onlarla birlikte, ülfet halinde olmak.

Eğitim bir şahsiyet inşasıdır. İslam’ın öngördüğü çerçevede “salih olma” vasfını işini dert edinmiş ehil hocaların elinde gerçekleştirilecekbir şahsiyet inşası. Bu muallimlerin önünde kalbine inanç aşısı vurulmuş talebe, yaşanabilir, insan hizmetine sunulacak bilgiler edinir. Bunların hayattaki karşılığını müşahhas olarak görür. Bir taraftan bilgiyi ister, arar, üretir; öbür taraftan öğrendikleri ile üstün ahlak ve meziyetlere sahip olur. Bilgi ve becerileriyle dünyayı imar edip, bu noktada en büyük gayreti kuşanırken, ebedi yurdu unutmaz. Zira öğrenmiştir ki, gerçek hayat, ahiret hayatıdır.

Ne mutlu, sağlam,şuurlu,ihlaslı mürebbilere ve talebelerine. Ne yazık nesil inşa etmek yerine dünyalık sefa sürenlere.

 

Selam ve dua

 

 

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 05343258300