• BIST 9915.62
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 26 °C

Sükut-u lisan, selamet-i insan

Ali İhsan Ersöz

Sükut-u lisan, selamet-i insan

Bugün toplumu sıkıntıya sokan, toplumu fitnelere, fesatlara, kargaşaya uğratan sebeplerin başında kişilerin ne konuşacağını, nasıl konuşacağını, nerede, nasıl ifadede bulunacağını bilmemeleri gelmektedir. Bu da dilin kalbin önünde tutularak konuşulmasındandır. Hâlbuki mümin, inanan insan, erdemli insan, şahsiyetli, kimlikli müslüman dilini kalbinin arkasında tutar. Bu şu demektir: Konuşacağı şeyleri önce kalbine danışır, tefekkür eder. Konuşacağı şey Kur’an’a uygun mudur? Sünnete uygun mudur? Doğru mudur, yerinde midir, faydalı mıdır veya bunların aksi bir yönde midir? Kalbine danıştığında kalbi ona konuş derse konuşur. Sus derse susar.

Bugün insanlar nefislerini ön plana çıkardıkları için, dillerini kalplerinin önüne çıkardıkları için, hiç tefekkür etmeden, hiç düşünmeden, doğruluğunu yalanlığını, hak veya batıl olduğunu, güzel veya çirkin olduğunu, faydalı veya faydasız olduğunu düşünmeden hemen konuşuvermekte ve dolayısıyla toplumu germekte, toplumu sıkıntıya sokmaktadırlar.

İşte bugün Türkiye’de konuşulanların, yazılan çizilenlerin, televizyon ve radyolarda yapılan programların toplumu germesinin, toplumu sıkıntıya sokmasının, insanlarımız arasında gerginliğe sebep olmasının birinci derecede müsebbibi budur. Yani kalbe danışmadan, tefekkür etmeden, diline her geleni nefsin arzu ettiği şekilde, şeytanın istediği şekilde konuşmaktır. Hele bunu konuşanlar, hele bunu yazanlar, radyo ve televizyonlarda beyanda bulunanlar belirli bir makam ve mevkii işgal ediyorlarsa onların bu yanlış, yalan konuşmalarının neticesi daha büyük fitnelere, daha büyük kargaşalara sebep olmaktadır. 

onun için demişler ki,sükut-u lisan selamet-i insan.“Sen çoğu zaman susmayı tercih et. Bu sana, dininde yardımcı olup şeytanı kovar.” Ecdadımız, “Çok söz yalansız, çok para da haramsız olmaz.” demiştir. Ayrıca, “Bilirsen güzel kelâm söyle ibret alsınlar, bilmezsen sükût eyle adam sansınlar.” ve “Allah, insanoğluna bir ağız, iki kulak vermiştir. Bunun manası: ‘Bir konuş iki dinle’ demektir.” gibi sözlerle bizlere yol göstermişlerdir. Konuşmak, insanın başkalarına meramını anlatabilme özelliğidir. Cenab-ı Hak bu müstesna özelliği eşref-i mahlukat olan insanoğluna bahşetmiştir. Ademoğlunu diğer yaratılmışlardan ayıran ve ona ayrı bir değer kazandıran konuşma yeteneği, çok üstün bir meziyettir. Onun için her insan konuşma usul ve üslubunu yerli yerince kullanmalıdır.

Konuşma, insanın kişiliğini, seviyesini ve seciyesini (kişiliğini, karakterini) sergiler. Zaruret miktarı kadar konuşmalı, şayet konuşmayı gerektiren bir durum yoksa sükût etmeli, susmalıdır. Dile hakim olmak dil sahibini yüceltir. Dili gelişi güzel ve uluorta kullanmak ise sahibini toplum içinde şahsiyetsiz ve seviyesiz kılar. 

Şeyh Edebali der ki;

 "Düşüncelerine dikkat et, sözlerin olur. Sözlerine dikkat et, davranışın olur. Davranışına dikkat et, alışkanlıkların olur. Alışkanlıklarına dikkat et, günahların olur. Günahlarına dikkat et, sonun olur. 

selam ve dua ile

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 05343258300