• BIST 10267.09
  • Altın 2407.339
  • Dolar 32.2208
  • Euro 34.7162
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 7 °C

Ferdi arınma tevbe

Ali İhsan Ersöz

Ferdi Arınma Tövbe

İslam dinine göre doğan her insan masumdur ve tertemiz İslam fıtratıyla dünyaya gönderilmiştir. Bunun böyle olduğunu Rabbimiz c.c.şöyle açıklar.
‘’O halde sen, batıl dinlerden uzaklaşarak yüzünüzü ve özünüzü, hak din olan İslam’a yönelt! Allah’ın insanları yaratmasında esas kıldığı o fıtrata uygun hareket et! Allah’ın bu hilkatini kimse değiştiremez. İşte dosdoğru din budur fakat insanların ekserisi bunu bilmezler.’’(rum-30)
İnsanın varlık gayesi Allah’ı tanımak ve O’na ibadet etmektir. Bununla beraber onun günah işlemeye yakın bir yapısı da vardır. O, melekler gibi günahtan ırak ve elleri cürme uzanmaya bir varlık olmayıp, hem sevap hem de günah işlemeye açık bir fıtrattadır.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hakikati şöyle ifade ederler.
‘’Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki eğer siz günah işlememiş olsaydınız Allah sizi alır, başka bir kavim getirir, onlar günah işlerler, hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler; Allah da onların günahlarını bağışlar.’’
‘’Günahtan tam dönen, o günahı hiç işlememiş gibidir’’(ibni mace)
Bizler ‘’Rahmetim her şeyi kuşatmıştır’’ (Araf suresi, 156) buyuran Rahman’ın kullarıyız. İlahi rahmetin her zaman gazabın önünde bulunduğunu Hz. Resul (sallallahu aleyhi ve sellem) ifade ediyor. Ahirette, şeytanların bile ümit ve beklentiye gireceği böylesine engin bir rahmete karşı ilgisiz kalmak hatta o rahmetin varlığını inkar manasına gelecek şekilde ümitsizliğe kapılmak büyük günahlardandır.
Kur’an-ı Kerim’de ‘’Ey iman edenler! Kendi nefsiniz hakkında hayırhahlık düşüncesiyle Allah’a tevbeedin.’’ (Tahrim Suresi, 8) buyurularak müminlerden tevbeyi, nasuh şekliyle yerine getirmeleri istenir. Buna göre;

Hz. Peygamber (s.a.v.) herhangi bir tutum ve davranışın günah olup olmadığını Medineli Ensar’dan iki kişinin fazilet ve günah hakkındaki sorularına verdiği bir cevapla belirtmiştir.
“Fazilet, huy güzelliğidir ve kalbini ferahlandıran şeydir.
Günah da içini tırmalayan, rahatsız eden, halkın görmesini ve bilmesini istemediğin şeydir.”

Günahın küçüğüne aldırış etmemek olmaz. Büyük tepeler, küçük taşlardan oluşur. İnancı güçlü bir insan, günahlarının manevî ağırlığı altında ezilir. İmanı ve inancı zayıf olan ise, günahları, burnunun üstündeki bir sinek gibi görür, önemsemez.
Başımıza gelen musibet ve fenalıklar insanın hep kendi kazancıdır. Nisa sûresi, 79. âyette de; “Sana gelen her iyilik Allah’tandır. Sana gelen her fenalık, kötülük de kendindendir,” der.
Bazen kalbimizi, endişe korku kaplar. Bazen de geçim sıkıntısına düşeriz. O zaman, Allah’a olan inancımızı ve güvenimizi tekrar sağlamlaştırmamız gerekir.
“Kim benim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır…” (Tâhâ, 124)
Günahlar, insana maddî ve manevî mahrumiyetler getirir. Kalp bunlardan kurtulup aklanmadıkça, ibadetten de bir haz ve bir tad alamaz.
Kalbimiz, maddi ve manevî hayatımızı düzenleyen yegâne organımızdır. Bunun içindir ki, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor; “Haberiniz olsun ki, bedenin içinde bir et parçası vardır. O iyi olunca bütün ceset iyi olur. O bozuk olunca, bütün ceset de bozuk olur. İşte o et parçası kalbtir.” (Buharî, c.1, s. 19)

Hz. Peygamberimiz (s.a.v.), “Mü’min, bir günah işlediğinde onun kalbinde siyah bir nokta konulur. O, bunu tövbe ve istiğfar ile silip atınca, kalbi o lekeden temizlenir. Eğer günaha dönerse, o noktalar artırılır ve nihayet onlar, o mü’minin kalbini kaplar,” buyuruyor.
Allah insanı hayvan, melek ve şeytandan farklı bir statüde hayır ve şerre, sevab ve günaha, iyilik ve kötülüğe kabiliyetli olarak yaratmıştır. Nitekim Allah Rasûlü bu gerçeği şu ifâdelerle anlatmaktadır: “Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz Allah, sizin yerinize günah işleyen ve tevbe eden bir topluluk yaratır ve onları bağışlardı.” (Müslim, Tevbe, 9, Tirmizî, Da'avât 105, 

Sanki insan kişiliğinin bir parçası günah işleme kabiliyeti. Doğrusu insan dünyaya işlediği günah sebebiyle geldi. İnsaniyet sıfatı onunla sürmektedir.

Allah kendisine halîfe sıfatıyla ahsen-i takvîm sûrettemükerrem olarak yarattığı insanı günah çukuruna düşmekten; günahın açığından ve gizlisinden sakındırmakta; büyük günahlardan sakınanların küçük günahlarını örteceğini haber vererek hasbelbeşer günaha düşenleri tevbeye çağırmaktadır:

 “Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.” “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız.”(Enam-120)

Hakk’a vuslata ermenin; kula kulluktan, nefs, şeytan ve hevâya tapınmaktan, günaha düşmekten kurtulmanın; gönülde aşk şerbeti içip Allah rızâsınavarmanın yolu, ahdini ve andını unutmamaktır.

Zaten Allah günahlarından arındırmak için insanların gönüllerini gözyaşı ve tevbe ile temizlemelerini, ibâdet ve secde ile irâdelerini güçlendirmelerini istemekte ve “Namazın insanı her türlü kötülük ve münkerden alıkoyacağını”haber vermektedir. Çünkü insanın gönülden Allah diye diye isyan etmesi imkânsız denecek kadar zor bir hâdisedir. Şehvete boyun eğen günahlara, mânevî pisliklere gömülür.

şâirin dediği gibi:

Ne kadar suçlu isem kesmem ümid

Kereminden ki, odur bahr-i muhît

deme hakkına sahip olmakla beraber, güle güle günah işleyenin güle güle cehenneme gireceği gerçeğini unutmaması gerekiyor. Ümid duygusu sınırsız ve sorumsuz bir biçimde günah işlemeye sevk etmemelidir insanı.

Günah kaygısı ve tevbe ümidi, amelleri ihsan şuûruile yapma gayreti, insanda ister istemez bir günah ve tevbe psikolojisi oluşturmaktadır. Böyle dengeli bir psikoloji insandaki otokontrol mekanizmasını güçlendiren en güçlü etkendir.

Allah’ım; Seni hakkıyla tanıyamamaktan, sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) lâyıkıyla bilip, örnek alamamaktan af diliyorum. Tövbeler ediyorum. Cahillikten, kibirlenmekten, gururdan, hasetten, kıskançlıktan, yalancılıktan, yanlış inançlardan, nefsimin heva ve heveslerine uymaktan, gösterişin her türlüsünden, kendimi beğenmekten, riyadan, amel ve ibadetlerimle gösteriş yapmaktan, tanınmak, görünmek, bilinmek ve şöhret belâsından, vara yoğa kızıp, haksızlık etmekten, kin ve inat gütmekten, Sana sığınıyorum. Bunları bilerek ya da bilmeyerek yaptıysam Senden af ve özür diliyorum. Günahlarıma tövbe ediyorum. Bir daha işlememeye azmediyorum. Affeyle Allah’ım. Affeyle Rabbim. Âmin…

Selam ve dua

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 05343258300