• BIST 10319.96
  • Altın 2466.756
  • Dolar 32.2483
  • Euro 35.1194
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 9 °C

Seçimler Ve Adaylar

Ali İhsan Ersöz

 

Siyasi veya politik konulara girmek pek üslubum değildir. Ama bu sefer bir yönetilen ve şehirde yaşayan bir fert olarak, seçim arifesinde bazı hususları hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum.

Allah’ın Kitabı’ndan: "Allah size emanetleri; (görevleri) başarabilecek olanlara vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah çok iyi işiten, çok iyi görendir."Nisa Suresi âyet 58

Ebû Mûsa (R.) anlatıyor:"-Amca çocuklarından ikisi ile beraber Allah’ın Resûlü’nün yanına girdim.

Onlardan biri şöyle deyiverdi:

 Ya Resûlullah! S.a.v. Allah’ın yönetimine verdiği bölgelerden bazılarına bizi yönetici olarak tayin buyursanız. Diğeri de aynı istekte bulundu.

Allah’ın Resulü (isteklerini kabul etmedi ve) şöyle buyurdu:

Allah’a yemin olsun, biz yöneticilik isteyen kişiyi ve ona için için arzu duyan adamı yöneticiliğe getirmeyiz.

Kur’ân ve Sünnet yasalarının hâkim olacağı bir cemiyette kişinin yöneticiliği taleb etmesi uygun değildir. Asıl olan ehil görülerek yetkili merci tarafından görevlendirilmesidir.

Dünyadaki her şey gibi; makam ve mevkilerde gelip geçicidir. Bir makama ya da mevki ye gelmek büyük sorumluluklar gerektirir. Bir makama neden talip olunduğu çok önemlidir. Kimileri kariyer ve şöhret için, kimileri para ve makam için,(memur adam vekil veya bakan olunca maaşım yükselir emekli maaşım artar)kimileri gerçekten insanlığa hizmet için tabiî ki ahireti hesaba katarak. Geldiği makamı kendisi gibi düşünmeyenlere, kendisinden olmayanlara kapatmak, o makamdan hizmet almayı zorlaştırmak, insanları o makamın gücü ile terbiye etmeye çalışmak, karşısındaki insan; cüzdanının şişkinliğine göre itibar etmek, o makama layık olmadığımızın göstergesidir.

Bir makama yükselirken; merdivenlerde karşılaştığımız insanlara dikkat etmeliyiz. Çünkü o makamdan inerken de, o insanlarla karşılaştığımızı unutmamalıyız. Bulunduğumuz mevkide kalıcı olmak için; o mevki ye gelmeden önceki dost ve tanıdıklarımızı unutmamalıyız. Çünkü mevki ye geldikten sonra kazanılan dost zannedilenler mevkiden düşünce bir anda kaybolmaktadır. 
Yöneticiliğin manevî sorumluluğunu ve uğratabileceği ilâhî azabı idrak edemeyen ve bunun için de onu ihtirasla arzu eden kişi görevi ile topluma hizmet götürmekden çok kendisini tatmin edeceği ve çıkarlarını düşüneceği için İslâmda görevi isteyene değil, liyakatli olana vermek prensibi hâkimdir.

Ancak kişinin uzman olduğuna inandığı ve kendisinin üstlenmesiyle topluma daha verimli hizmetler götürebileceğine kanaat getirdiği bir işi veya memuriyeti istemesi câizdir. Bunun için sınava veya seçime girmesi de helâldir. Bu konuda büyük sorumluluk görev verme veya aday belirleme yetkisini taşıyan yetkililerindir.

Allah’ın Resûlü şöyle buyuruyor:

"Her kim adaylar arasında (bilgisi, takvası ve hizmeti ile) Allah’ı daha ziyade hoşnut edecek bir kişi varken onu değil de daha aşağı seviyede olanı göreve getirecek olursa Allah’a, O’nun Peygamberine ve mü’minlere hıyanet etmiş olur."

Burada bilvesile ifade edelim ki; yaşadığımız cemiyet düzeni içinde yüreğinde îman taşıyan ve âhiret özlemi bulunan her bir liyakatli mü’min, şahsında İslâm’ı yüceltmek ve mü’minleri yüceliğe erdirmek için sosyal görevlere talip olmalıdır. Bunun bir anlamı da demokratik atılımlar içine girmektir; siyasetle iştigal etmektir, bürokratları ve teknotratları atayacak güce ulaşmaktır.

Ebu Zer (R.) (yönetici olmak ister de) Hz. Peygamber’e (S.) şöylece ricada bulunur:

 Ya Resûlellah! (Beni de bir idarî bölgeye) yönetici olarak tayin buyurmaz mısınız?

Ebu Zer r.a.diyor ki:

Allah’ın Resûlü (s.a.v.) eliyle omuzumu dürttü (ve bana) şöyle buyurdu:

Ya Ebu Zer! Sen (idarecilik yapamayacak kadar) zayıfsın. (Bu sebeble yöneticiliği arzulama.)

Zira yöneticiliği Hak ederek alan ve yöneticilikteki sorumluluğunun gereğini yapan kişilerin dışındaki yöneticiler için yöneticilik Kıyâmet Günü’nde aşağılanmaya ve pişmanlık duymaya sebebidir.

Dindar, bilgili ve tecrübeli kişilerin hak kazanarak aldığı ve üzerine düşeni yaptığı idarecilik aşağılanma ve pişmanlık sebebi olmak şöyle dursun bilâkis ahiret mutluluğuna sebep olacaktır.

Ebu Hüreyre’den.. (R.A)

Allah’ın Resûlü (S.) şöyle buyurdu:

Toplumun emaneti olan yönetim ve yargı görevleri gibi görevler zayi edildiği zaman kıyameti bekle.

Ebû Hûreyre sordu:

 Ya Resûlellah! Bu görevler nasıl zayi edilebilirler?

 Yürütme ve yargı türü görevler liyâkati olmayan (inançsız, bilgisiz ve tecrübesiz) kişilere verilirse Kıyâmet Günü’nü bekle.(Zira bu durumda sözü geçen görevler zayi edilmiş hükmündendir.)

Aşağılık takımının yönetimi kıyâmet alametidir.

Tabii ki ehil olmayan liyakatsiz, hatır gönül ilişkisi ile insanlarda iş başına getirilmemelidir.Seçimlerden sonra her şey süt liman geride bıraktıklarımızı unutarak, çeşitli senaryolara alet olmak, ihale yolsuzluk adam kayırma fesat ilişkiler bir gün karşımıza çıkacağını unutmamak gerekir.Sadece belli mihraklara veya oluşumlara kulak verip, şehre kulak tıkayanlar büyük vebalin altında ezileceklerdir.

Doğru bildiğimizi ve doğru olanı taşlanacağımızı bilsek de yapmalıyız. Hayattayken taşlanan insanların öldüklerinde hep heykelleri dikilmiştir. Hayattayken övgüler eksik olmayan insanlar, öldüklerin de unutulup gitmektedir. Bir makama aday olmak için, genel merkezlerin atamasından ziyade o mevkiyi isteyen için en yakınlarının, kamuoyunun takdir ve onayı ile başlar. En yakını, çalıştığı arkadaşları tarafından bile sevilmeyen kamuoyunda yakinen bilinmeyen ve güvenilmeyen bir insanın bir makama talip olması akılcı bir davranış değildir. Bir makamda yaptırım gücünüzün olması yanlışlara, haksızlıklara dur demeniz arkanızda ki beklentisi olmayan dostlarınızın gücüne bağlıdır.

Her zaman mütevazı olunmalıdır. Ulaşılmaz olmamalıdır. Kendisini vazgeçilmez zannetmemelidir. Unutmayalım ki mezarlıklar kendini vazgeçilmez zannedenlerle doludur. Makam ve mevkinin esiri olmamalıdır. Çevresinde bilgili istifade edeceği gönül dostları ile doldurmalıdır. Gerektiğinde zirvedeyken ya da bizden daha iyi yapacağını bildiğimiz biri olması halinde o makamdan vazgeçebilme erdemini de göstermelidir. Makamlar insanları yüceltmek için değil, insanlar makamları yüceltmek için çalışmalıdır. Makamlar kalıcı, insanlar gelip geçicidir.

Makamlar ve mevkiler, paralar ve servetler 
Villalar ve yazlıklar, arabalar şöhretler 
Bu yalancı dünyayı kabristanlar özetler
Gidilecek yer mi var kara topraktan başka

Selam ve dua

Kaynaklar 
yusuf suresi 55
 El-Camius-Sağır (Men İste’mele Recülan...)

Müslim İmare 16, Müsned 5/173. Et-Tac 3/41.

Buhârî Zekât 16, Müslim Zekât 91.

Buharî İlim 2, Müsned 2/361, Et-Tac 5/216.

Müslim İmare 39, Buharî Ahkam 4. Benzeri önemli bir hadis için bak. Müsned 3/213

 Müslim İmare 63, Ebu Davud Sünne 23

 

 

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Güvenli Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 05343258300